1966 yılında depremde, ardından da 1994 yılında askerler tarafından yakılarak zorunlu göçe maruz kalan Varto’ya bağlı Taşlıyaka (Guluk) Köyü sakinleri, 16 yıl önce yakılıp yıkılan köylerinin yıkıntıları arasında yeni yaşamlarını inşa ediyor.
19 Ağustos 1966 yılında depremde yıkılan ve 150 kişinin yaşamını yitirdiği, ardından 9 Mayıs 1994 yılında köyün kırsalında çıkan çatışma sonrası Selçuk, Goma Qemo, Sarkan ve Sîso mezraları ile birlikte askerler tarafından yakıldıktan sonra zorunlu göçe maruz kalan Varto’ya bağlı Taşlıyaka (Guluk) köyü sakinleri, 16 yıldan sonra köydeki yıkıntıların arasında yeni yaşamlarını inşa etmeye çalışıyor. 1990’lı yıllarının başında nüfusu bin 500 civarına dayanan 100 haneli ve 4 mezrası bulunan Taşlıyaka köyü, 1994 yılında yakılmadan önce bir dönem hem coğrafik hem nüfus olarak Varto’nun en büyük köyü iken 16 yıl aradan sonra dönen 11 aile ile yeniden canlanmaya çalışıyor. 16 yıl sonra köylerine dönen köylüler, şimdi yıkıntılar arasında yeni yaşamlarını kurarken, artan askeri operasyon ve çatışmalardan dolayı ise tedirgin. Köylüler yıllar önce yakılan köylerinin yıkıntıları arasında bir taraftan yeni evlerini inşa ederken, diğer taraftan da geçimlerini sağlamak amacı ile köyün tarlalarında patates, fasulye gibi ürünler ekerek üretim yapmaya çalışıyor.
‘Yılların emeği ile kurduğumuz evlerimi terk etmek zorunda kaldık’
Taşlıyaka ve mezraları yakıldıktan sonra zorunlu göçle Varto merkezine ve batı illerine göç etmek durumunda kaldıklarını belirten köy sakinlerinden Seyithan Bingöltekin (55), “Bir gün daha kar yerdeyken, askerler köye gelip bizi ağır işkencelerden geçirdikten sonra, yılların emeği ile kurduğumuz evlerimizi, barklarımızı yakmaları sonucu köyümüzü, memleketimizi terk etmek zorunda kaldık. Yıllar sonra karaciğer rahatsızlığımdan dolayı köyüme dönmek zorunda kaldım. Köyde şuan eski evimin yıkıntıları arasında yeni ev yapıyorum. Her şeyi kendi çabalarımızla yapıyoruz. Köye dönüşümüzde devletin bize hiçbir katkısı olmadı. Köyümüzde elektrik, yol, telefon kısacası hiçbir şey yok. Suyumuzda yoktu, ama Varto belediye başkanımız bize su getirdi” diye yaşadıklarını anlatıyor.
Belamızı bulduk bundan sonra köyümü terk etmeyeceğim’
Bingöltekin, yeni yerleşmeye çalıştıkları köylerinde bir taraftan ev inşa etmeye çalışırken, diğer taraftan da geçimlerini sağlamak amacıyla tarımsal üretim yaptıklarını söylüyor. Bingöltekin, son dönemlerde artan askeri operasyon ve çatışmalara ilişkin ise, şunları ifade ediyor: “Eğer koşullar düzelirse, barış olursa herkes köyüne döner. Yıllar önce zaten her şeyimizi kaybettik. Evimizi, barkımızı yakıp yıktılar. Belamızı zaten bulduk. Şimdi de operasyonlar, çatışmalar oluyor. Ama bu kez ne olursa olsun köyümü terk etmeyeceğim.”
‘Sahipsiz topraklarımıza geri döndük’
1994 yılında köylerinin yakılıp boşaltılmasının ardından 16 yıl sonra köylerine döndüklerini belirten Güven Bingöl ise, “16 yıl sonra köyümü tekrardan canlandırmak için geri döndüm. Köyümde şu an evim yok. Evlerimiz yıllar önce yakıldı. Şimdi çadırda kalarak, yıllarca sahipsiz kalan topraklarımızda üretim yapıyorum. Bu amaçla da fasulye, patates, domates, biber gibi ekinler ekerek köyümüzde hem üretim yapmak, hem de köyümüze tekrardan yerleşmek istiyoruz” diyor.
‘Geçmişte yaşadıklarımızdan dolayı çatışmalardan tedirginlik duyuyoruz’
Son dönemlerde yoğunlaşan operasyon ve çatışmalardan dolayı tedirgin olduklarını belirten Bingöl, yaşadığı tedirginliği şu cümleler ile dile getiriyor: “Son dönemlerde çatışma ve operasyon haberleri aldığımızda tedirgin oluyoruz. Biz daha yeni köyümüze döndük geçmişte yaşadıklarımızdan dolayı şimdi de her duyduğumuz çatışma ve operasyon haberlerinden kaynaklı endişe duyuyoruz.”
Kaynak:GIMGIM HABER/VARTO
____________________
htttp://www.vartositesi.com