vartositesinin 2008-2011 dönemi kayıtları burada. Ancak 2011-2012 ve daha sonrasının güncel kayıtları için lütfen www.vartotv.com adresine gidiniz

vartositesi yenilendi

vartositesi yenilendi
Gitmek için tıklayın !

Sinemamızın tarihsel gelişiminde 70'ler -A.Mutlu Haner

Bu araştırmamı değerli kadim aile dostumuz Berivan Gün ‘ e armağan ediyorum…

Mutlu Haner

SİNEMAMIZIN TARİHSEL GELİŞİMİNDE 1970 ’ LER

(Genç Türkiye Sineması akımı üzerine)

Türkiye sinemasının en verimli dönemleri şüphe yoktur ki –paradoksal olarak ta olsa- ham madde sıkıntısı ve kıtlığın en çok yaşandığı 1970’lerin ikinci yarısı ve bilhassa sonlarıdır. Gerçi çok bilindik bir söylemdir , mutlaka duymuşsunuzdur bir yerlerden 1970 lerde sinemamız bunalım içine girdi ve iki binden fazla film çevrildi” diye.

Evet, bu sav bir yanıyla doğrudur. 1970 ‘ler Türkiye’ de en çok film yapılmış on yıllık süreçtir. Ama her çeşit sınıf filmi de dahil edersek zaten bir sinema kritiği yapamazdık. Önemli olan o dönemde ortaya kaç tane elle tutulur , gözle görülür yapım ortaya konduğudur. Bu bakımdan da yine bana göre hiçbir devirde bu süreçte olduğu kadar sosyo-politik, film yapılmamıştır. Bilhassa 1974 ila 1979 arasındaki Milliyetçi Cephe hükümeti dönemlerinde bizzat ; sinemamız en politik yapıtlarını sahneye koymuştur. Hem de düşününüz ; Turccell ’ lerin Goldmaster Uydu antenlerinin sponsoru olmadığı dönmelerde. Tüm masraflarının, fedakar yapımcılarının veya yönetmenlerinin cebinden çıktığı dönemlerde üstelik. Konunun bu tarafına tekrar döneceğiz.

Mamafih , Zeki Ökten in “Sürü” sünden , Yavuz Özkan’nın Maden’ine , “Güneşli Bataklık” tan , Atıf Yılmaz’ ın Kibar Feyzo” suna kadar 1977 - 78 sezon sonu filmleri işçi – köylü sosyal dinamiğini gerek drama , gerekse de taşlama ögeleri merceğinde ele alan yerli yapımlardır.

O dönem metresi 2000 - 2500 lira olan film negatifleri karaborsada 7000 liraya kadar çıkmakta (1) ve bir film için yüzbinlerce metre negatif harcandığını göze alırsak 10 bin metre filmle çekilen Sürü ve 7000 metre ile çekilen Maden yapımlarının ne koşullar altında ne tür zorluklarla çekilen filmler olduğu aritmetik kesinlikte anlaşılacaktır.

Adına “Genç Türk Sineması” denilen akımın başlangıcını 1970’lerin başındaki Lütfi Akad’ ın Gelin-Düğün-Diyet (2) üçlemesi olarak görüyorum ben. Bu tarihten önce Yılmaz Güney in 1970 tarihli “Umut” ve yine 60’larda Metin Erksan’ ın Susuz Yaz” ı var idiyse de bunların bir akımın başı olarak alacak kadar boyutlu yapımlar olduğu söylenemez. Zaten “Susuz Yaz” denetimden geçerken kırpıla kırpıla bir belgesele dönüştürüldü ve filmin kesintisiz hali Berlin’de Altın Ayı ödülü kazandırdı oyuncusu genç aktrist Hülya Koçyiğit’e. Kesilme gerekçelerinden birisi de filmin bir sahnesinde buğdaylar cılız ve kurak gösteriliyor tarlalar ve bu da Türkiye’nin kötü reklamını yapıyormuş! İşte bu tökezlemelere rağmen Genç Türk Sineması denilen politik akımın belki yaratıcısı olmasa da bu akımı doruğa çıkaran kişi

“Türk Sineması” değil , “Türkiye Sineması” diye bir deyimi kabul ediyorum” diyen Yılmaz Güney’den başkası değildir kuşkusuz. (Ayrıntılı bilgi için (3) numaralı dipnota bakabilirsiniz)

Süreyya Duru’nun Bedrana” ve “Kara Çarşaflı Gelin” inden , Fevzi Tuna’ nın “Kızgın Toprak” ına , Tunç Okan ın “Otobüs” üne değin bu akımın başlıca filmleri köy- kent- göç olgusunu işleyen Lütfi Akad’ın Gelin-Düğün-Diyet üçlemesiyle başlattığı akımın devamı gibidir.

Öte yandan 1980’lerde yıldızı parlayacak olan genç yönetmen Şerif Gören’ in Derman-Firar-Kurbağalar (4) (başrollerinde yine Hülya Koçyiğit vardı) üçlemesi de daha çok şarkta görev yapan (Deman Ebe : Hülya Koçyiğit) kadını , cezaevindeki kadının firari eylemini ve köyde işçilik yapan kadının , salt kadın olmaktan ötürü yaşadığı sorunları irdelemektedir. Bu dönemde en çok Hülya Koçyiğit ile çalışan yönetmenin benzer yapımları arasında Almanya Acı Vatan , 40 metrekare Almanaya , Polizei (başrolde Kemal Sunal) ,

Pehlivan (başrolde Tarık Akan) , Yavrularım (Çetin Tekindor ile H Koçyiğit) gibi filmer bir çırpıda sayılabilir. Özellikle H Koçyiğit kadınlarda en fazla , Tarık Akan erkeklerde en fazla altın Portakal ödülü almalarını bence biraz da Şerif Gören’ in toplumsal gerçekçi filmlerine borçludur desek abratmış olmayız. Ama yine de diyorum acaba Zeki Ökten’le çalışsaydı H Koçyiğit, bence devrimci sanatçılar arasında rahatlıkla adı zikredilebilirdi gibime geliyor.

Yine de bence sinemamızın onsuz olmaz dediğimiz kadın simalarının başındadır H Koçyiğit.

Peki adına Genç Türk Sineması denilen bu akımın tanımı sadece bu film yönetmeni ve oyuncularının ortaya koyduklarından mı ibaretti? Kuşkusuz ki hayır! Bu filmlerin yapılış şartları da bir başka zorlukla ortaya konmuştur yukarıda da dediğimiz gibi.

Yavuz Özkan’ ın “Maden” , Tunç Okan’ın “Otobüs” , Korhan Yurtsever’ in “Fırat’ ın Cinleri” , Özcan Arca’ nın “Merhaba” , Zeki Ökten’in “Sürü” , Ömer Kavur’ un Yatık Emine ve dahası …

Bu filmler ne şartlarda yapıldı?

Yukarıda konuyu bıraktığımız yere tekrar dönmekte fayda vardır. Keza bu filmlerin hepsinin ortak bir tarafı vardır ki o da hepsi de yönetmenlerinin ilk yapıtları olmasıdır. İlk yönetmenlik deneyimlerini bu filmlerde yaşamasıdır. Bir diğer ortak nokta da bu filmlerin tümünün Yeşilçam’ ın çarkı dışında , Yeşilçam üretim mekanizmasının dışında cepteki paralarla yapılmasıdır. Örneğin Ömer Kavur , Yatık Emine’ yi bir bankaya dayalı bir film ithal şirketini ikna ederek yapmıştır. Bu yine iyi ,Özcan Arca tamamen kendi cebinden harcayarak ve yetmeyip çevreden borç alarak Merhaba’yı; öte yandan Varto’da Yaşamak Haram Oldu filminin başrol oyuncusu genç oyuncu Tunç Okan da İsviçre’ de diş hekimliğinden kazandığını b i r i k t i r e r e k Otobüs” ü ç e k m i ş t i r. (Milliyet Sanat , 1978 s 314)

Zeki Ökten‘in “Sürü” sü her bakımdan Yeşilçam mantığının dışında kalan , Yeşilçam’ın kendisi saymakta direndiği dışında ve Yılmaz Güney’in kişisel yatırımlarıyla ortaya konmuş

bir Yeşilçam üstü yapımdır. (Yılmaz Güney Kitabı / Atilla Dorsay )

Özetle bu filmlerde öz olarak, konu olarak ortak noktaların başında, sorunlara bakışta

Yeşilçam’ın pembe gözlükleri yerine gerçekçi, politik açıdan tutarlı bir tavrın yeğ tutulmuş olması ön plandadır.

“Fırat’ın Cinleri” filminin bu filmler içinde benim açımdan yeri özeldir. Memleketim Muş’un Varto ilçesinin Gundimira (Çayçatı) köyünde ilk defa VHS video kaset olarak bize getirildiğinde (1988 senesi) bu filmi korku filmi sanmıştım. Bir nevi de öyleydi ; sosyal bir korku filmiydi.

O dönem yaşadığımız köyün sorunlarını biz de yaşadığımızdan belki de kendimizi izliyorduk.

Bir kadının, ebe ve hemşire ; sağlık kurumu eksikliğinden ötürü ücra bir köyde bilgi eksikliği

Nedeniyle doğum sancısını , ulaşım olanaksızlığından yaşanan mahrumiyetleri ve cinnet geçiren –yanış anımsamıyorsam- Fırat adında bir çocuğu anlatıyordu ve Fırat nehrinin civarlarını gösteriyordu. Çocuk Fırat nehrini görünce kudurup cinnete tutuluyordu. Yine kadını tavanda ellerine ip bağlatarak ayakta çok kötü bir şekilde doğum yaptırılıyordu.

Aynı köyde benim annem de görev yapıyordu sözümona ama araç gereç eksikliğinden bizzat

zor doğumlar söz konusu olunca annem de hasta ile beraber (araba olursa tabii) Varto’ ya gidiyorlardı. İşte hani der ya Murathan Mungan “…bu film , roman dedikleri şeyler hayatı doğrulamıyorsa ne diye olsun?...” (*) diye aynen o şekilde gerçekten de kimi yaşantılarla sanat eserlerinin rastlantılarda buluşması.

Ve günümüzde tekonoloji de salt insan emeğinin önünde olunduğundan artık iş gücü ve çalışmalarda heves eskisi gibi ahlaki bir idealizmle gerçeğe dönüştürülmüyor ve her şey iyi

Bir sponsora , vizyona ve reklama bakıyor. Ama sansür o zaman da şimdi de hala var. Sansür hiç bitmeyen ve teknolojiye yenilmeyen bir şey.Bakınız “Bereketli Topraklar Üzerinde” ve

“Susuz Yaz “ dönemlerinin en ağır sansürlerine maruz kalan filmleridir. Neredeyse filmlerin

vermek istediği mesaj bile aradan yok olup gitmiş makaslarla. Örneğin Ertem Eğilmez in “Namuslu” filmi 96 yerden makaslanmıştı. Hatta Engin Ardıç’ ın “Namus Belasına Gardaş Kestiğimiz Film Bizim yazısını unutamam. (Nokta dergisi , 198?)

Üstelik bu sansürlerde ya da komple filmin gösterimini yasaklamalarda da yine bir taraf tutma sözkonusu idi. Örneğin 70’lerin sonlarında çekilen Güneşli Bataklık aylarca gösterimi engellenriken aynı dönem sinemalarda gösterilen Cüneyt Arkın’ ın ülkücü propogandalarda tahrik ve hatta katliam unsuru olarak kullanılan Güneş Ne Zaman Doğacak adlı filmi tam 8 ay onca sinemaya bomba atılmasına rağmen gösterildi ve neticede zaten Maraş Katliamı oldu.

Ve Son Söz

Son söz de aslında bir başka upuzun bir yazının ilk sözü olacak nitelikte. Yukarıda bu

Kadar sözünü ettiğimiz filmleri kaç kişi hangi tv kanalından şimdiye kadar seyredebildi?

Sinematürk tv yi saymayınız. Ayrıca bu filmleri kaç tane kanal tıpkı periyodik aralıklarla

tekrar tekrar yayınlanan onca Türk filminin arasında zaman zaman da olsa tek tük yayınlayan bir bir tv kanalı var mı?

Ya da bu filmlerin VCD sini bulabilen bir babayiğit var mı? Yok değil vardır tabii, ama kimler ? Durun ben sayayım : Atilla Dorsay , Sungu Çapan , Alin Taşciyan , Haldun Dormen ve bu filmlerde rol almış sanatçıların kendisi ?

İyi ama bu filmler kimler için çekiliyor? Bu kültür hizmeti kimlere yapılıyor? İşte asıl

Sorun budur. Oturup bir ton sinema tarihi yazmak marifet değil; ancak insanları böyle yapımlar olduğu konusunda bilgilendirmek bakımından meziyettir ama ötesi yoktur.

İşte asıl mesele budur. Sevgiyle…

Haner

22 Şubat -16 Mart / Temmuz 2008

Not : Yine de http://www.heyplak.net/ adresinden bu filmlerin kopyalarını temin edebilrisiniz.

Kaynakça ;

(1) Milliyet Sanat 1978 , sayı 314

(2) Gelin-Düğün-Diyet : Yapım: 1972-1974 . Başrol oyuncusu : Hülya Koçyiğit

(3) Yılmaz Güney ile cezaevinde olduğu 1979 Tarihinde yapılan bir söyleşiden ;

Sungu Çapan : Sayın Güney Türk Sinemasının bugünkü ortamı içinde nasıl bir nasıl bir sinema özlüyorsunuz?

Yılmaz Güney : Birincisi ; “Türk Sineması” deyiminin şöven özüne karşıyım. Benim için sorun , “Türkiye Sinemasıdır”. Bu konuya , sorunuzun dışına taşmamak için, şimdilik değinmeyeceğim. İkincisi ; Bence soru hem biçimi , hem de içeriği açısından yanlıştır. “Türk Sineması”nın bugünkü ortamı içinde bir sinema demek , daha işin başında, yapılabilecekleri ortamın sınırları içinde düşünmeye zorluyor insanı. Bu anlamda “nasıl bir sinema özlemek” sorunu, doğaldır ki yine ortamın sınırları içinde ele alınmaktadır. Oysa özlemek ortamın sınırlarının ötesinde bir isteği ifade eder… Milliyet Sanat 1979 s 327

(4) Derman-Firar-Kurbağalar : Yapım : 1982 – 1983 Başrol Oyuncusu : Hülya Koçyiğit

(*) (M Mungan Kırk Oda / Makas öyküsü)

Diğer Kaynaklar : 20. YY. Gelişim Ansiklopedisi. Cilt 7, md. Yeni Türk Sineması, s.1137

Antrakt 1992 Ocak , 1980’li yıllara ait çeşitli Gelişim Nokta dergisi Sayıları , Atila Dorsay Yılmaz Güney Kitabı. Can Yayınları , 1987

Haner ,

Temmuz 2008



Kategori : VARTOSanat
Alt Kategori : Sinema
Tür : Makale
Tarih : 22 Şubat-16 Mart / Temmuz 2008

Labels

vartohaber (12) varto (8) Eğitim (6) 6.koğ festivali varto (5) Varto Belediyesi (5) alevi (4) 12 eylül (3) Badan köyü (3) Ferhat Sidar BİNGÖL Kalp nakli (3) Haber (3) RADYO GIMGIM Futbol (3) dersim (3) istanbul vartolular gecesi (3) izmir varto der (3) varto vakfı varto haber (3) Barış (2) Kesk Disk Türk iş miting kriz (2) Kocaeli (2) Muş Valisi (2) Varto seçimler oy oranları DTP AKP CHP (2) Vartoder (2) asker (2) barış grubu (2) dersimin kayip kizlari (2) iki dil bir bavul özgür doğan (2) kardeşlik (2) kültür sanat (2) organ bağışı (2) radyo gımgım (2) referandum (2) trt6 trt şeş (2) türkiye 1.si (2) varto belediye başkanlık seçim (2) varto yüksek okulu (2) xamurpet gölü hamurpet turizme açılıyor (2) Üniversite (2) çaylar (2) - (1) 1 kasım kampanyası soyguna hayır sabite hayır (1) 7.VARTO koğ festivali (1) 7.koğ festivali (1) Alpaslan Üniversitesi (1) Anadolu (1) Anayasa Mahkemesi (1) Bingöl (1) Daimi (1) Demokratik acilim (1) Deniz (1) Dersim Katliamı (1) Dtp (1) Ekin TV (1) Ernesto che guevara (1) Eşrefoğlu (1) Fırat Güneş (1) Gazi Katliamı (1) Gola Kesqe (1) Gülşen Değer (1) Hadise eurovision Düm tek tek (1) Halepçe katliamı (1) Haydar selçuk (1) KOMA GIMGIM (1) Kayıp Şarkılar (1) Kemal soyer (1) Luwi (1) Maraş Katliamının 30.yılı (1) Mehmet Yıldız (1) Miting (1) N (1) Newroz (1) Nurhayat Sağlam (1) Polemik (1) Röpörtaj şahturna (1) Sakina Teyna (1) Siya Korta (1) Sofyan köyü varto (1) TEKEL direnisi (1) Tarih (1) Tural (1) Turk Telekom (1) Varto Belediyesi seçimleri (1) Varto Vakfı (1) Varto Üniversite (1) Vartosanat (1) Yılanlı köyü inali (1) arkeoloji (1) bana iyi bak general (1) barajlara hayır (1) bds (1) berfin (1) berlin varto der (1) beşiktaş (1) bjk (1) boykot (1) civarkan (1) darbe (1) demir çelik (1) deprem (1) dersimspor (1) devrimden sonra (1) din (1) dünya sampiyonu (1) ege (1) elektrik (1) evet (1) festival (1) futbol (1) gazete (1) general (1) gestemerde (1) hawtemal (1) hayri bingöl (1) hayır (1) hızır çeşmesi (1) ihsan yüce üzerine (1) izmir varto gecesi (1) kadim tan vartolu emekçi (1) kapatma davasi (1) kartaldere (1) kayak (1) keranlıx dayanışma gecesi (1) kora (1) kox festivali 2010 (1) kurtçe tv (1) lazonya (1) luvi (1) munzur (1) mus rekabet lisesi (1) mutlu haner (1) nazım uzunboylu (1) nilufer akbal trt 6 (1) omcalı (1) orhan yılmazkaya (1) raqasan varto dayanısma gecesi (1) raqasanlı öğrenciler (1) savaş (1) sel savaş (1) selma kociva (1) sevda (1) seçim- (1) sibel akdağ varto (1) silikozis kot isçileri (1) sivas anması 2 temmuz 2009 (1) sofya doğanca köyü (1) sonuçlar (1) sınav (1) sırrı sakık (1) taraf (1) tatan (1) teknedüzü (1) trafik kazası (1) tunceli (1) türkü (1) tıp (1) varto EML (1) varto depremi (1) varto kaymakamlığı (1) vartoda üniversite kuruluyor (1) vartolu (1) vartolular derneği varto-der (1) vartolular gecesi (1) vartositesi (1) vartoya üniversite (1) vicdani red (1) yar belli degil özgür demirhan (1) yazar (1) zazaca zazaki dil kampanyası (1) Önder Özdemir (1) çayçatı köyü gundemiran eğitim anaokulu usta öğretici başarı (1) çevre (1) öykü (1) özellestirme (1) Şervan Taş (1) Şirinler 50 yıldır komünizmi anlatıyor (1)