Hadise ve Eurovision - Haner

Hadise ve Eurovision - Haner

Hadise ve Eurovision
Türkler ve güzel Türkiye' leri ilk defa Eurovision' un ötesinde bu kadar oriental-doğulu bir "world müzik" yaptılar. Hadise' nin Düm Tek Tek adlı çalışmasıdır bu şarkı.
Sadece bu yarışma için değil, muayyen zamanlarda da bu beste yapılsaydı ve dinlseyedik eminim çoğumuzun kanını kaynatan bir ezgisi olduğu aşikar. En azından,Stir Me Up şarkısından daha kaliteli bir beste olduğu kesin. Ve dilerim kalkıp bu parçanın Türkçesi yapılmaya çalışılmaz. Bu haliyle, aranjesiyle gayet iyi.
Ucuz ve akılda kalıcı bir kaç anlamsız hece ve söze dayalı bir şarkı sanıyorduk çoğumuz. Aslında tipik bir piyasa müziği olduğu gerçek. Alternatif müzik diye başını soktuğu kumdan hiç çıkarmayan kalite hastası(?) sonradan görme dar dünyalı enteller burun bükecek her zamanki gibi ama bir hatırlayalım 1997 tarihli Gina G hiti Ti Amo için de Madonna' nın La İsla Bonitası' nın 90' lar versiyonu diyorlardı fakat sonuçta şarkı MTV' nin 1999-2000 yıl başındaki Superonline Milenium Countdown adlı yüzyılın en iyi 100 parçası programında yerini aldı mı almadı mı? Ona bakmak lazım. Bazen piyasa parçalarının da müzik tarihinde yerleri oluyor.
Hadise'nin bu parçası dünya standartlarında da Türkiye Pop müzik tarihinde de en iyiler arasına girer mi iddiam(ız) o değil fakat gerçek olan 90'ların Türkçe sözlü pop hitlerine benziyor kalite yönünden. Bilahassa bestesi çok kaliteli ve oturaklı. Nota bilgim yok ama belli bir ahengin kompozisyonu seziliyor. Dikkat ettiyseniz bazı bestekarların çalışmaları çok serbest iken, bazısı da pop müzik bile olsa bestede kompoziyona önem veriyor. Bütünlüğe daha doğrusu. Bu parçanın müziği de böyle.
Arka plan dedikleri background vokallerde daha doğulu bir kadın yorumu katmazlarsa bu haliyle çok güzel. Yani hiç dokunmasalar en iyisi olacak. Ama tabii canlı gösteriye de kalıyor bir çok şey. Kötü bir tecrube oldu biliyorsunuz Gülseren'in Rim Rimi Ley şarkısı da öylece heba oldu gitti.
Şarkının derece alması için tahmin ötesinde ciddi anlamda sebepler var. Bir defa Hadise zaten önce Avrupa'da bilindi sonra Türkiye'de. Bundan daha büyük sebep olamaz. Dahası oradaki halklar önceden Şebnem Pakel' in Dinle, Yunan grubunun o kemençeli parçası You My Number ve Sertab Erener' in oryantallerini soluk açıcı bulmuşlardı. Ama Türkiye israrla kendi dilinden utanıyor mu nedir bilinmez, İngilizce söylettirme konusunda diretti ve hele şükür sonunda hiç olmazsa bir İngiliz gibi
İngilizce söyleyen ama müziği doğulu bir karakter taşıyan şarkıyı ve şarkıcıyı bu yarışmaya gönderiyor.

Daha Önceki Müzikte Dışa Açılma Açılımları!

Daha önce 1990'larda Emel diye bir sanatçı çıktı (hatta MTV de "Emıl" diye telafuz ediliyordu:) ve ondan hiç söz edilmedi veya çok mu çok az geçiştirildi. O şarkıcının da İngilizcesi çok iyiydi ama tutmadı nedense. Gün boyu MTV takip izleyenler veya dürzisi olduğumuz Blue Jean dergisi okurlarının haberi oldu.

Onun ardından Tuğçe San, Jonca (Yani Yonca Evcimik) I'm hot For You ile 2 hafta bir numarada oldu. Onların dışında Emel Müftüoğlu- Faka Bastın klibi ile Deniz Arcak başarılı grafik çizdiler çalışmalarıyla. Ancak şimdi matematiksel bir kesinlikte belloluyor ki Hadise gelecek vaad eden istikrarlı tek isim world müzikte. Tarkan ve Sertab Erener'den bile daha çok hemde.

Çoğu hep giriştiler ve yarıda bıraktılar dışa açılmayı ama Hadise zaten evrodan ithal kendi mamülüz.Yeni işlenilerek bize geri gönderildi! Bu işe en erken girişen sanatçı Aylin Livaneli oldu. Aynı zamanda en dirençli ve pes etmek nedir bilmeyen ama sonunda yine pes eden de Aylin oldu.

Belki de dünya müzik tarihinde ilk defa aynı bestenin üzerine hem Türkçe hem de İngilizce sözler yazarak ve de ikiz bir klip çekerek epeyce farklı işler yaptı. Aylin Livaneli'nin aslında hakettiği yer, bugün daha ileri bir noktaydı ama babası gibi edebiyatı tercih etmekle de hiç fena etmedi. Ama yine de İt's My Life, T-t-t Turn Around, Don't Go/Lorke, Leave Me Alone, Canlan Biraz, Baby You Don't Love Me/Hadi Gel Uzatma hitleri hatırı sayılır çalışmalardır 1990'lar denildiğinde.
Ve bugün artık Hadise şimdiden öyle görünüyor ki 2010'lu yıllar belki de ondan çok bahsedilecek ve artık duymaktan bıkacağımız (ki umarım öyle olmaz) yıllar olacak müzikal açıdan. Hele de böyle şalvarını yerde sürterek kaldırım üzerinde dedikodu meclisi kuran kadınlar gibi şiret bir medya var iken insanın kirlenmemesi için, kirli bir görüntü almaması için epeyce bir uğraşması gerekiyor.

Şayet Hadise bu uğraşı verecek kadar ilgili kalır mı işi dışında dönen değirmene, bilinmez ama şimdi görünen sadece yaptığı işe bakıyor ve öyle de devam ederse fazla çaba göstermesine gerek olmayacak. Kendi işine aşık insana zarar veremez hiçkimse. Verdiğini zanneder sadece.

Gösteride Eurovision ve Diğerleri

Bu kervana Hadise'de uyacak gibi görünüyor ki, oda gösteriyi ucubeleştirmek. Aslında doğrudan okun hedefi diye Hadise'yi göstermekle biraz hata yapmış olabiliriz. Çünkü sanatçının kendi fikri söz konusu değil bu organizasyonlarda.Onun için de sanatçı farklılığı hep bu şekilde köreltiliyor,bir nevi cinayet işleniyor sanatçının kişisel sanatçı ruhuna yönelik. Albüm kapaklarında verdikleri pozlar bile onların insiyatifinde olmayınca mecburen bir çok sanatçı kendine ait prodüksyon kurmakla kurtuluyor bu cendereden. Ya da bu şekilde kurtulmak zorunda bırakılıyor.

Şimdi bu tarz gösterilerde de; Hadise'nin denemelik TRT şovunda da dansçıların, hep alışılageldik şekilde androjen (çiftcinsiyet) görünümlü kadın ve erkek olarak seçilmeleri ve adeta cinsiyetsizleştirilmesi ancak ön plandaki şarkıcının da tam aksine son derece erotik olması artık dikkat ediniz hepimizi "verem" eden bir durum oluyor.

Madonna 1990'lardaki olaylı Dünya Turnelerinde gitti dansçılarını epeyce kaslı, yapılı ve erkeksi olan gay erkekler ve yine oldukça erkeksi kadınlar olarak seçti ve odur budur bütün dünya bunu yapıyor. Birşey ilk ve tek olarak denendiğinde estetik oluyor sanatta. Madonna'ya da diyecek yoktu nefes kesen o unutulmaz The Girlie Show turnesiyle.

Lakin, diğer yandan da gay ve lezbiyenlerin sadece gösteri dünyasına yarayacak bir insan türüymüş gibi gösterilmesi de işin bir diğer gülünür yanı. Sıradan bir insanın gösterecek bir vücudu yok ya da gösterse tehikeli olur ama gay veya lezbiyen olsa zararı olmaz gibi bir görüşün uzantısı. Ama bu görüşle "kötü örnek olur" fikri de çelişiyor. Hani sanki boyalı kuşun yeri kümes değil kafes gibi bir fikir. Bu nedenle de toplumlarda hep duymuşuzdur, hemcinssel erkek ve kadınlar nedense sanatçı ruhlu olurlar. Bu da ayrı bir tartışma konusu. İnsanın özeli olan cinsel yaşantısıyla sosyali olan sanatı arasında ancak porno düzeyinde sanat olur. Sanat ayrı bir kulvardır ötekisi ayrı. Ama hemcinssel tercihinden ötürü bir toplumsal red edilişe maruz kalır da bu bağlamda savunma mekanizması geliştirerek sanatta başarılı olur, o ayrı. Konuyu gösteri hususunda toparlamak icab ederse:

Uzun lafın özü eğer besteye güveniliyorsa sade bir gösteriden daha çarpıcı birşey olamaz. Leman Sam'ın çok tasvip ettiğim bir sözü var, diyor ki çok klip çekmiyorum ki insanlar şarkılarımı dinlerken kendi kafalarının içinde her seferinde ayrı bir klip imajine etsin diye. İşte müzikte bu çarpıcılığı keşfeden bir organizatör yok.
O nedenle gösteriyi müziğin önüne geçirmeden sunabilmek en iyi gösteridir. Sanatın konuşmasıdır, sesinin açılmasıdır. Umarız bu Eurovision hadisesinde de böyle bir

Hadise gerçekleşir.

Sevgiyle...

Haner

Ocak 2009

Yer: : http://www.vartositesi.com/

Kategori : Vartosanat/ Müzik

Tür : Deneme