vartositesinin 2008-2011 dönemi kayıtları burada. Ancak 2011-2012 ve daha sonrasının güncel kayıtları için lütfen www.vartotv.com adresine gidiniz

vartositesi yenilendi

vartositesi yenilendi
Gitmek için tıklayın !

Şahturna ile Röpörtaj vartositesi.com da


OZAN ŞAHTURNA İLE SÖYLEŞİ
Röpörtaj:Hıdır Ali BİNGÖL
Sevgili Şahturna, insanlar seni severek dinliyor, şiirlerine, sazına ve müziğine hayran kalıyorlar. Yıllardır sürdürdüğün; özgürlük, demokrasi ve insan haklarımücadelende baş eğmez direngenliğine ve bu uğurda ödediğin bedellerle, tutarlı haykırışını saygı ve sevgiyle kucaklıyorlar ve seni merak ediyor insanlar.
Söyleşimize önce, Şah ve Turna nedir tanımlarıyla başlayabilir miyiz?


Şah; bence kutsal bir isim, büyük bir isim. Turna; katarda uçar, sesi de güzeldir. İnsanlarımıza hem uçma görünümü, hem de birlikte yaşama sembolünü sergiler.
Alevi toplumunda, turnaların kutsal yeri vardır. Bu kutsal değerler tüm toplumun değerleri olmuştur.
Benim adım hem Şah hem de Turna. Yani Şahturna.

• Yıllardır senden Alevi ve devrimci gelenekleri öğrenen, senin düşüncenden (sesin, sazın, şiirlerin ve mücadelen gibi) çıkarak bazıtoplumsal gerçekleri gündeme getiren insanlar ve düşünceler vardır. Sence, Alevi düşüncesinin içinde ana hedef ve olgular nelerdir?

Ben, Alevi deyişleriyle başladım ve topluma gittim. Daha sonra insan haklarıve demokrasi dedim. Bence, devrimcilik, sosyalistlik, ilerici ve çağdaş Alevilik birbirinden ayr şeyler değil.
Alevilikte başkaldırı vardır. Aleviyim diyen insan; egemen, zalim güçlere ve devlete yamanan insanlardan olamaz. Ezilenin yanında, sömürülenin yanındadır Alevilik. Çağdaş, demokrasi ve ilericiliği savunan Alevi; ben sosyalistim diyebilir. Çünkü, köleci toplumdan bugüne kadar, Kerbela’yıele alırsak, bir başkaldırıolmuş. Şeyh Bedreddin’ler, Pir Sultan’lar bu mücadeleyi bugüne kadar getirmişlerdir. Onun için ben bunlarıaynışeyler olarak görüyorum.

• Sevgili Şahturna, sevgili diyorum çünkü dostluğumuz ve samimiyetimiz bana bu hakk ıveriyor. Seni seven, sayan hayranların oluşan, gerek yurtdışında ve gerekse de Türkiye’de olsun büyük bir kitle vardır. Bu kitle, ozan ve sanatçılığını kabul etmiş. Sanat ve ozanlığını kime ve nelere borçlusun?

Sıvas’ın Gürün kasabasının Kaynarca köyünde dünyaya geldim. O dönemlerde, babam bana küçük yaşımda deyişler okurdu. Pir Sultan Abdal ve çeşitli ozanlardan şiir ve deyişler okurdu. Ben de bunları ezberlerdim. Kendi yapıtlarımı yapmaya, bunlarıöğrendikten sonra başladım.
Köydeyken babam bana bir radyo aldı.
Sanatsal hayatıma; sazıkendim öğrenerek başladım. Radyolarda türküler okudum. Kitlelere seslendim, yani halk sanatınıyaptım.
Köy - kent farkıgördüm. Alevi deyişleri yanısıra, toplumsal eserler de yapmaya başladım. Mesela; insan hakları, demokrasi, ezen - ezilen sorununu dile getirdim. 1972’de (12 Mart dönemi) tutuklandım. Tutuklandığım zaman bana Komünizm propogandasıyaptığımısöylediler.
Diyarbakır’da tutukluydum.
Şunu samimice söylüyorum. O zaman komünizmin ne olduğunu bilmiyordum. Ama şunu biliyordum. Ezen - ezilen sorunu, köy - kent farkıvardı. İnsanlar arasıfarklar vardı. Bunlarıgörüyordum. Bunlar sezgilerimdi yani.
Beni; komünizm propagandası yaptıdiye Diyarbakır’da tutukladıklarında çok işkence yaptılar.

• Gördüğün işkenceleri, çektiğin acıları anlatır mısın?

Kafama, elektrik akımıverdiler. İşkence gören bir insanın çığlığınıdinlettiler. Konuşmazsan seni de bu hale sokarız, dediler... Tek söylediğim şey türkü söylemek ve ezenle ezilen arasındaki çelişkiyi dile getirmekti.

Yol yordam bilmeyen köylü vatandaş
Sizi bu hallere koyan utansın
Kırık ekmek, bir tas ayran, yağsız aş
Sizi bu hale koyan utansın
Kasapça derimiz soyan utansın

bu türküleri söylemişim. Değişik dönemlerde, çeşitli illerde hapis ve gözaltılar oldu.
1975 yılında, 12 yıl 4 ay ceza verdiler bana. Bu cezaya karşı, Uluslararası Af Örgütü, PEN Klubü ve Türkiye’de yazarlar, çizerler, aydınlar benim davama karşıkampanya açtılar. Şahturna, hemen serbest bırakılsın diye...

• Bidiğim kadarıyla mutlu bir aile yapınız var. Dost Şiar’la evlisin. Şafak ve Şirin adında iki kızınız var. Çocuklarınla ilgili kısa birşeyler söyler misin?

Şiar’la 1987 yılında evlendik. Gerçekten iyi anlaşıyoruz. Her konuda bana yardımcı oluyor. Ayrıca, ben de iyi bir ev hanımıyım. Yemeğimi kendim yapıyor, çocuklara kendim bakıyorum. Daktilo yazıyorum.
İlk hastaneye düştüğümde (doğumda) Şafak’ı banyoda ben yıkadım. Çocuklarım da müziğe ilgi duyuyorlar. Şafak, iki yaşındayken bana yardım ediyordu. Şimdi, Şirin’de öyle. Çok duygulu, müzik ruhlu, sevecen iki gülçiçeği çocuklarım.

• Dost Şahturna, aile ilişkilerinizi az da olsa biliyorum. Sonradan sezinlediğim önemli bir durum daha var. Kendi ve çocuklarının kıyafetlerini sen seçiyorsun. Renk ayrımının farkındasın. Yani renkleri tanıyorsun. Bu konuda birşeyler söyleyebilir misin?

Gözlerimi üç yaşımda kaybettim. Doktor tespitlerine göre şu anda üç yaşındaki çocuk kadar görüyormuşum. Tüm renkleri seçebiliyorum.
Görmeyi şöyle düşünüyorum. Bakmak başka şey, görmek başka şey.

• Yani gören var, ama görmez, görmeyen var ama görür diyorsun.

Evet, evet... Ben buna; bakmak başka, görmek başka diyorum. Asıl körler; ilim, bilim ve mücadeleden uzak olanlardır.
Babam beni doktara götürdüğünde, ona ben, göz değil saz istiyorum demiştim. Yani herkes böyle şey istemez, kimse kendi kaderiyle başbaşa kalmak istemez.
Küçük yaşta saza söze büyük bir heves ve sempatim vardı.
Gözlerimi hiç sorun yapmadım. Sorun yapsaydım, elim kolum bağlı otururdum. Gözlerim görmüyor derdim.
1974 yılında (İsmail Cem döneminde) radyoya kadrolu sanatçı oldum. Ama toplumsal davalar için teptim bu olanağı.
Kendi çalan, kendi söyleyen sanatçıvardır ama, kendisi yazan, çalan, söyleyen bayan ozan yoktur hemen hemen. Bilhasa o dönemlerde yoktu. Şimdi de yok sayıyorum ben. Çünkü sanatçılık başka, ozanlık başka, onun için tek yönlü bir sanatçı değilim.
Sanatçılık başka, ozan olmak başka.
Bana gel; güle, bülbüle söyle... Seni kadro sanatçı yapalım. Evet, gül var, bülbül var, sevda var. Ben, hepsini söylüyorum. Gurbet insanını da söylüyorum. Toplumsal yanım var da benim. Yani toplumun yığınla sorunu var. Beni; bu yanımla kabul ederseniz radyoya gelirim dedim. Yok dediler. Radyodan ayrıldım. ‘Gözü gören’ sanatçıların eline böyle bir olanak geçse geri tepmezler. Öyle sanatçılar vardır ki; Televizyona çıkmak için, fikir ve davranışlarından tavizler veriyor, yobazlaşıyorlar. İletişim araçlarını değerlendirsinler ama onursuzlaşmasınlar. Ama ben, benim felsefeyi öne çıkardım. Dünde böyleydi, bugün de böyle sevgili Hıdır arkadaş.
Ben şu yönden onurlu ve gururlu hissediyorum kendimi. Gözleri görmeyen,Türkiye’nin feodal göbeğinden çıkmış bir sanatçıyım ve de bayanım. Güçlü olmak, direnmek, bu seviyeye gelmek bence zor. Bazı erkek ozan arkadaşlar da, böylesi konularda taviz veriyorlar.
Türkiye’de; 12 Mart ve 12 Eylül sonrası ve akibetinde ozanlığınıbugüne kadar getirmeyen birçok arkadaşımız var. Bunlar erkek ozan arkadaşlardır.

• Şimdi efendim görmemek âmâ olmak değil. Gözleri görür ama görmez, işte o âmâdır (kördür). Gözlerinde kusur var, dünyada olan bitenleri tanır, sezgileriyle görür değil mi efendim?..

Bak. İlginç bir konu anlatacağım sana Hıdır arkadaş. İlk tutuklandığımda askeri doktor muaneye aldı. Dedi ki ‘Bunlar, gözleri görmeyen bir sanatçının işi değil. Senin gözlerin görüyor’ dedi. O dönemde birçok pılağım çıkmış ve beni tanıyorlar.
Benim gözlerim görmezse beni serbest bırakır mısınız?.. Hayır! dediler. Siz, benim sözlerimi, beynimi tutukluyorsunuz, dedim.
Onun için diyorum. Pirim veren ve vermeyen ozanlarımız var bizim.

• Sence ozanlık nedir? Halk ozanlığı nedir?

Bence halk ozanı demek; ezen ve ezilen sorununa yabancı kalmayan, toplumun dili, yüreği, kalbi, gözü olmalıdır. Bir halk ozanı; öncü olmalıdır. Toplumla içiçe, ama önünde olmalıdır. Bu sadece politik yanıyla değil; sevdasıyla, sedasıyla, kavgasıyla, duygusuyla, gurbetiyle ve hasretiyle... Çünkü, yaşam tek yönlü değil. Ozanların tek yönlü olmaması gerekir.
Direnişçi ve zalime baş eğmeyen, Osmanlıya baş kaldırmış Pir Sultan’larımız var bizim.

“Yürü bre Hızır
Senin de çarkın devrilir”

demiş Pir Sultan. Dediği de oldu. Osmanlı yıkıldı, Hızır’ın saltanatı sona erdi.
Bugün, Pir Sultan’cı geçinenler, Pir Sultan’ın devamcısıyız diyenlerin tümü gerçekçi değil. İçlerinden bazıları olabilir. Pir Sultan olabilmek için bedeller ödemek gerekir. Pir Sultan’ın mücadele ruhu burada yatar. O’nun yoluna, O’nun gibi gitmek gerekir. Yani; Pir Sultan hem büyük bir sanatçı, büyük bir ozan. Pir Sultan; onurlu mücadelesi ve direnişi ve zulümleri göğüslemesiyle Pir Sultan olmuştur.

• Yani, tutarlı ve dürüst olmak gerekir diyorsun.

Evet. Gerçek bu olmalıdır. Ozanlık da buarada düğümleniyor. Her zaman halkla içiçe, ve önünde olmalı. Ozanı, yazarı, çizeri, kısacası tüm aydınlarımız dahil, toplumun gerisinde kaldıkları zaman, kendileri de geride kalırlar.

• 1 Temmuz 1994 tarihinde Sıvas katliamıyla ilgili konuşmandan dolayı, DGM’nin senin hakkında, 6 aydan 2 yılla kadar ceza istemi var. Bu konuda düşünceni alabilir miyim?

12 Martı anlattım. 1978’de tedavi için; halkın ve aydınların başlattıkaları kampanya başarısıyla yurtdışına çıktım. Resmi kaynaklarla geldim. Onaltıyıl sürgün hayat yaşadım. 1991 yılında Türliye’de kısa bir süre gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldım. Komuoyu duyarlı olduğu zaman onlar fazla birşey yapamazlar. Halk istediği zaman herşey yapar. Yani desteklendiğim için serbest bırakıldım. Ömrümün yarısından fazlası cezaevi ve sürgünlerde geçti.

• Bilinmeyen yanların vardır mutlaka. Onları kısaca anlatır mısın?

Şiirlerimi kendim yazarım. Seri daktilo yazarım. Tiki tak, tiki tak tak... yazıyorum. (Gülüşmeler) Tek yönlü değilim. Politikayla ugraşırım. Aleviyim, sanatçıyım ve devrimciyim. Toplumda ne varsa hepsi bende var. Onun için ben niye kör olayım kardeşim. (Gülüşmeler) Bakar körlerden daha çok görüyorum.
Bak sevgili Hıdır arkadaş; İlk geldiğim yıl bir kadın anlatmıştıbana. Kadın akort yapa yapa, gece rüyasında duvarı döverek akort çıkarırmış. Ondan etkilendim.
“Bas düğmeye akort akort” eserimi yaptım. Eser yönünden hiç kimseden sipariş almam. Eserlerimi duygularımla yaparım. Çok araştırır, yazar ve yenilikler yaratırım.

• Şahturna, dostça konuşuyoruz. Şiar’dan etkileniyor musun?

Şiar, bana çok yardımcı oluyor. Şiir kabiliyeti güzel, kendisi de sanatçı. Ayrıca edebiyatçı. Hakikatten bana çok yardımcı oluyor. Temizlik bakımından çok titiz. Tek tozu bile yakalar. (Gülüşmeler) Dostça konuşuyoruz. Haberleri ve hâttâ hergün günlük gazete okuruz. O okumazsa ben ne yaparım. Günübirlik şiirlerimizi tartışırız. Yazılarımızı beraber yazarız. Yani herşeyimizi beraber yaparız. Mesela günde birkaç saat müzik çalışmamız olur.

• Az önce kendinden bir iki söz ettin ama, bence yetmez. Seni tanımayanlar için kendini kısaca anlatır mısın?

1950 doğumluyum. Doğduğumda; doğayı, insanları herkes gibi görüyormuşum. Üç yaşımda gözlerimi çiçek hastalığında kaybettim. Yedi yaşımda saza, on yaşımda müziğe başladım. Ondört yaşımda plak yaptım. Değişik festival ve konserlere katıldım. Radyoevlerinde programlar yaptım. Televizyon, radyo programları yaptım. Türkiye ve Avrupa’da seminer ve konferanslar verdim.
Alevi deyişleriyle başladım.
Her dönemin zorluklarını üstlendim.
Bak Hıdır arkadaş: Benim söylediğim zaman deyişler yasaktı. Kızılbaş diye Erzurum ve Maraş’ta taşa tutuldum. Deyişlere daha sonra, insan hakları ve demokrasi türkülerini de ekleyince devlet nezdinde suçum katmerli oldu.
İsparta’nın Senirkenti’nde “Verin Şahturna’yı ezelim, parçalayalım” dediler.
1974 yılında orada bir yazıyazmıştım ki; hâlâ Şeyhülislam devrini yaşıyoruz diye.

• Pardon Şahturna, yazı nasıl yazıyorsun?

Türkiye’deyken yazardım. Yukarıda da değindiğim gibi daktiloyla yazarım. Ayrıca rahatlıkla yazabileceğim ve okuyabileceğim kabartma var. Ancak normal daktiloyla sizlerin söylediklerini yazabilir ancak okuyamam.
1975 yılında Sıvas’da cezaevindeyken kadınlar için bir yazıyazdım. Ecevit zamanında. Kadınlar istedi ben de yazıp müdüre gönderdim. O cezaevinden başka bir cezaevine sürgün edildim.
Bunlar acı ve olumsuz şeyler. Biraz da olumlu şeyler anlatayım:
Neriman Altındağ Tüfekçi yönetiminde turnalar üzerine radyoda bir program yaptım.

Turnayla sohbetteyiz bakalım
Ağlıyor gözlerim gök turna turna

• Şahturna, sanatçı örgütlü ve taraf olmalıdır. Ama fraksiyner olmamalıdır diye düşünüyorum. Bu konuda sen neler düşünüyorsun?

Ben, sanatçılık ve örgütçülük nedir konusuyla ilgili çok kitap okudum. Sınıf ve sınıfsız toplum nedir, kapitalizm nedir? Köy ve kent arasındaki farkıtespit edince gerçekten araştırdım Hıdır arkadaş. Araştırmalarım şunu gösterdi: Fraksiyonerle, toplumsal örgütlülük farklı şeylerdir. Ezen ve ezilen sorunu koyuyorsam, sosyalizm diyorsam, ezilen halkların yanında oluyorsam ben tarafsız değilim. Yani benim tarafım var. Ama fraksiyoner değilim. Bunları yeni yaptığım bir eserimle anlatmak istiyorum.

Bir çatıaltına sığınamam ben
Duvarsız, çatısız dünya istiyom
Ufak, tefeklerle avunamam ben
Sınırsız, katısız dünya istiyom”

Onun için tarafsız değilim. Benim tarafım ezilenlerin yanıdır. Ama fraksiyoner değilim.
Fraksiyonerlerle, fraksiyoner olmayan sanatçılar var. Pir Sultan Abdal, fraksiyoner değildi. Kitlelerin yüreğinde yaşayan bir önder olmuştur. Nazım Hikmet, Maksim Gorki fraksiyoner olmadıklarıiçin onları bütün dünya tanımıştır.
Ben tabandan geldim. Fraksiyonerlikle yükselen sanatçılar; fraksiyonlarını kaybettikleri zaman yok olurlar.
Ben tabandan geldiğim için; dün vardım, bugün varım, yarın da var olacağım.

• Ben, mücadelesiz sanat veya sanatçı düşünemiyorum. Sen nasıl düşünüyorsun Şahturna?

Çok doğru, bunlara katılıyorum. Ben; sanatçıyım, ozanım. Bugüne bedeller ödeyerek geldim.
Bugüne kadar (Temmuz 1995) 40 plak, 20 kaset yaptım. Bilim adamlarının dünyada ve Türkiye’de yaptıklarıgenel araştırmalarda, (kadınlar içinde) kendi yapıtlarıolan sanatçı ünvanına sahibim. Eserlerim, birçok sanatçıtarafından okundu. Yabancı dillere çevrildi. Yaklaşık 500 yayınlanmış, yüzlerce yayına hazır yapıtım var. Birçok araştırmacı, yazar, bilim adamlarının kalemlerinde; çeşitli basın yayın organlarının yapıtlarında yer aldım. Çeşitli demokratik kitle ve sanat kurumlarıbeni ödüle layık görüyor ve aday gösteriyorlar. Demokrasiye ve özgürlüğe, insan haklarına katkılarımdan mücadelem ve sanatımdan dolayısanat anlayışım çeşitli konuları içeren renk cümbüşü oluşturur. İnsan, doğa, sevda, gurbet, sosyal ve toplumsal sorunlar, deyişler, gençlik, kadın sorunlarını işlerim. Tüm ezilenlerin profik yapısı sanat alanımı kaplar. Yani çok yönlülük, estetik ve içerik mozaiği ve zenginliği var sanatımda.
Yıl sonuna doğru yeni bir kaset ve kitabım çıkacak. Ayrıca hayatım filme alınacak.

• Son olarak bir dörtlük okur musun?

Vefa gözü kapalı, işte asıl, o kördür
Can kurban etsen bilmez, nankör, gene nankördür

Şahturna taş gibi sağlam, yel kayadan ne götürür
İnsanlık kervanım yürür, cahil kendin yer bitirir!..

• Teşekkür ederim Şahturna.

Ben teşekkür ederim Hıdır arkadaş...


Berlin, 13 Temmuz 1995
http://www.vartositesi.com/

Labels

vartohaber (12) varto (8) Eğitim (6) 6.koğ festivali varto (5) Varto Belediyesi (5) alevi (4) 12 eylül (3) Badan köyü (3) Ferhat Sidar BİNGÖL Kalp nakli (3) Haber (3) RADYO GIMGIM Futbol (3) dersim (3) istanbul vartolular gecesi (3) izmir varto der (3) varto vakfı varto haber (3) Barış (2) Kesk Disk Türk iş miting kriz (2) Kocaeli (2) Muş Valisi (2) Varto seçimler oy oranları DTP AKP CHP (2) Vartoder (2) asker (2) barış grubu (2) dersimin kayip kizlari (2) iki dil bir bavul özgür doğan (2) kardeşlik (2) kültür sanat (2) organ bağışı (2) radyo gımgım (2) referandum (2) trt6 trt şeş (2) türkiye 1.si (2) varto belediye başkanlık seçim (2) varto yüksek okulu (2) xamurpet gölü hamurpet turizme açılıyor (2) Üniversite (2) çaylar (2) - (1) 1 kasım kampanyası soyguna hayır sabite hayır (1) 7.VARTO koğ festivali (1) 7.koğ festivali (1) Alpaslan Üniversitesi (1) Anadolu (1) Anayasa Mahkemesi (1) Bingöl (1) Daimi (1) Demokratik acilim (1) Deniz (1) Dersim Katliamı (1) Dtp (1) Ekin TV (1) Ernesto che guevara (1) Eşrefoğlu (1) Fırat Güneş (1) Gazi Katliamı (1) Gola Kesqe (1) Gülşen Değer (1) Hadise eurovision Düm tek tek (1) Halepçe katliamı (1) Haydar selçuk (1) KOMA GIMGIM (1) Kayıp Şarkılar (1) Kemal soyer (1) Luwi (1) Maraş Katliamının 30.yılı (1) Mehmet Yıldız (1) Miting (1) N (1) Newroz (1) Nurhayat Sağlam (1) Polemik (1) Röpörtaj şahturna (1) Sakina Teyna (1) Siya Korta (1) Sofyan köyü varto (1) TEKEL direnisi (1) Tarih (1) Tural (1) Turk Telekom (1) Varto Belediyesi seçimleri (1) Varto Vakfı (1) Varto Üniversite (1) Vartosanat (1) Yılanlı köyü inali (1) arkeoloji (1) bana iyi bak general (1) barajlara hayır (1) bds (1) berfin (1) berlin varto der (1) beşiktaş (1) bjk (1) boykot (1) civarkan (1) darbe (1) demir çelik (1) deprem (1) dersimspor (1) devrimden sonra (1) din (1) dünya sampiyonu (1) ege (1) elektrik (1) evet (1) festival (1) futbol (1) gazete (1) general (1) gestemerde (1) hawtemal (1) hayri bingöl (1) hayır (1) hızır çeşmesi (1) ihsan yüce üzerine (1) izmir varto gecesi (1) kadim tan vartolu emekçi (1) kapatma davasi (1) kartaldere (1) kayak (1) keranlıx dayanışma gecesi (1) kora (1) kox festivali 2010 (1) kurtçe tv (1) lazonya (1) luvi (1) munzur (1) mus rekabet lisesi (1) mutlu haner (1) nazım uzunboylu (1) nilufer akbal trt 6 (1) omcalı (1) orhan yılmazkaya (1) raqasan varto dayanısma gecesi (1) raqasanlı öğrenciler (1) savaş (1) sel savaş (1) selma kociva (1) sevda (1) seçim- (1) sibel akdağ varto (1) silikozis kot isçileri (1) sivas anması 2 temmuz 2009 (1) sofya doğanca köyü (1) sonuçlar (1) sınav (1) sırrı sakık (1) taraf (1) tatan (1) teknedüzü (1) trafik kazası (1) tunceli (1) türkü (1) tıp (1) varto EML (1) varto depremi (1) varto kaymakamlığı (1) vartoda üniversite kuruluyor (1) vartolu (1) vartolular derneği varto-der (1) vartolular gecesi (1) vartositesi (1) vartoya üniversite (1) vicdani red (1) yar belli degil özgür demirhan (1) yazar (1) zazaca zazaki dil kampanyası (1) Önder Özdemir (1) çayçatı köyü gundemiran eğitim anaokulu usta öğretici başarı (1) çevre (1) öykü (1) özellestirme (1) Şervan Taş (1) Şirinler 50 yıldır komünizmi anlatıyor (1)